Zannetme ki aşıksın
duyguların çoşkun yıldırımlar kadar asildir...
Zannetme ki aşıksın,
yüreğin bir ceylanın ürpertesinde masum...
Zannetme ki aşıksın
sevildiğine inandırılıp sonra oyunun maşası olduğunu...
Zannetme ki aşıksın
hayatını değer yargılarını al aşağı edip hem kendinden verip tekrar sıfır olmaya razı oldugunu...
Zannetme ki aşıksın
hiç bir düşünceyi aşkından daha çok önemsenemeyeceğini gerceğine kendini inandırmış olacağını...
Zannetme ki sen gerçeksin onun yalan olduğunu...
Zannetme ki yaşadıklarınızın aslında tamamen oyundaki sahnelerin birer yansıması olduğunu bir perdenin açıldığısın sen o ise perdeyi kapatan oldugunu...
Zannetme ki aşıksın
aptal olanın aslında sen olduğunu ve gerçekleri daha sonra fark edip pişmanlıklarınla yandığını...
Zannetme ki aşıksın
kelimelerin yetersiz kaldığı anları hesaplayamadığını...
Zannetme ki aşıksın
bir insanın hayatında ki etkisinin nedenli ağır oldugunu...
Zannediyorsun biliyorum aşık olduğunu zannediyordum biliyorum aşık olduğumu gönlüme söz geçiremediğim zamanları çıkıp göğe tanrım sana şükürler olsun deyip sonra pişmanlığına isyan edişini bu dünya'da olma zorunluluğunu hissedişini zannetme veya zannet çelişkilerinle dolu olduğunu çözümsüz kaldığını anlamak gerektiğini an ve an...
Zannetme ki aşıksın
yıldızlar sürüsünde bir kayan ışık olduğunu nice yıldızların olduğunu ve elbet yıldızının söneceğini...